Bayram sofralarında sağlıklı kalmanın ipuçları

Bayramda Sağlıklı Beslenme İpuçları

Bayramlar, sevdiklerle bir araya gelinen, bol lezzetli sofraların kurulduğu özel zamanlardır. Ancak Kurban Bayramı özellikle kırmızı et ve tatlı tüketiminde belirgin artışa neden olurken, kalp hastaları, diyabetliler, böbrek rahatsızlığı olanlar ve yaşlılar gibi hassas gruplar için bazı sağlık riskleri taşır. Medipol Bahçelievler Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Ceren Kaplan, bayram boyunca dengeli beslenme önerilerini paylaştı. Kaplan, bilinçli tercihlerle bayramın tadını çıkarmanın mümkün olduğunu vurguladı.

‘Kırmızı Eti Öğle Öğününde Tüketin’

Bayramda et tüketiminin artmasının doğal olduğunu ancak bunun dengelenmesi gerektiğini belirten Kaplan, “Bayramda kırmızı et tüketimi sağlıklı bireyler için bile ciddi bir yük oluşturabilir. Güne hafif bir kahvaltıyla başlamak en doğrusu. Mutlaka 4 yapraklı besin modelini uygulamayı öneriyoruz. Bu modelde süt grubundan peynir, et grubundan yumurta, sebze meyve ve tahıl grubu bulunmalıdır. Bayram kahvaltılarında karbonhidratlı yiyecekler tüketiliyorsa, ekmek veya diğer tahıllardan feragat edilmelidir,” dedi.

‘Salata Eti Sindirimi Kolaylaştırır’

Etin sindiriminin zor olduğunu hatırlatan Kaplan, “Özellikle öğle öğününde kırmızı et tüketmek daha doğru olur. Akşam saatlerinde ağır et yemekleri mideyi zorlar ve uyku düzenini etkileyebilir. Etin yanında bol miktarda salata tüketmek sindirim sistemine destek olur. Lif içeriği sayesinde hem mideyi rahatlatır hem de doyuruculuğu artırır,” diye konuştu.

‘Tatlıyı Sınırlayın, Şerbetliden Kaçının’

Bayramlarda tatlı tüketiminin arttığını belirten Kaplan, “Misafirliklerde tatlı ikramı geleneksel bir alışkanlık olsa da şerbetli ve ağır tatlılar yerine sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir,” dedi. Danışanlarına, şerbetli tatlıları sınırlamalarını ve sütlü tatlı tüketiminde ise günde 2 kaseye kadar çıkabileceklerini söyledi.

‘Günde En Az 2,5 Litre Su İçin’

Çay, kahve ve gazlı içecek tüketiminin bayramda arttığını belirten Kaplan, su içmenin önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Çay ve kahve tüketimi kaçınılmaz olsa da mümkün olduğunca açık ve limonlu çay tercih edilmelidir. Gazlı ve şekerli içecekler günde bir bardaktan fazla olmamalıdır. Bu tür içeceklerin etkilerinden kurtulmak ve sindirimi desteklemek için günlük 2,5 – 3 litre su içmek gereklidir.”

Related Posts

İştahla yediğimiz 3 besin meğer beynimizi milim milim küçültüyormuş: Ünlü cerrah duyurdu

Ünlü beyin cerrahı Dr. Raveesh Sunkara, her gün iştahla tükettiğimiz 3 besinin beyni küçülttüğünü ortaya çıkardı.

Ne zeytinyağlı ne kükürt ne de bıttım: En sağlıklı sabun açıklandı

Ciltteki yağlanma, sivilce ve kaşıntı gibi sorunlara karşı kimyasal ürünler yerine doğal çözümler tercih edenlerin sayısı artıyor. Uzmanlar, sabun seçiminde cilt tipine uygunluk ve içeriklerin doğallığına dikkat edilmesi gerektiğini vurgularken, en faydalı sabunu da açıkladı.

Yağmur sonrası deniz enfeksiyonlarına dikkat!

Özellikle sağanak yağışların ardından denize girilmesinin, çeşitli sağlık risklerini de beraberinde getirdiğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Öztürk, “Yoğun yağışların ardından dere, kanalizasyon ya da yüzey suları denizle buluşur. Bu sular, çeşitli mikroorganizmalar, bakteriler ve hatta parazitlerle yüklü olabilir. Bu da, çocuklarda mide-bağırsak enfeksiyonlarından kulak iltihabına, cilt döküntülerinden göz enfeksiyonlarına kadar birçok sağlık sorununa yol açabilir” dedi.

Karadenizin kızları kanseri karalahanayla iyileştirecek

Bilgi Üniversitesi’nden Ayşe Nilay Seyhan ve Dilay Fatoğlu, karalahanadan elde ettikleri özütle meme kanseri hücrelerinin canlılığını yüzde 50’ye kadar düşüren jel biyomalzeme geliştirdi.

Uzmanlardan kritik uyarı: Skolyoz tedavisinde erken teşhis çok önemli

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hülya Yüksel; skolyozun tedavisinde erken teşhisin önemine değinerek; “Skolyoz; erken tanıyla omurgadaki problemlerin önüne geçilebilir ve tedavisi mümkündür” dedi.

O hastalıklara sahip kişilerde depresyon riski 2 kat daha fazla

Yeni yayımlanan geniş kapsamlı bir araştırma, otoimmün rahatsızlıkların sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal sağlığı da ciddi şekilde etkileyebileceğini ortaya koydu.